Okumaya başlarken; oğlak eti hakkında bildiklerinizi unutun!

Çünkü bir göçebe hayvancılık ürününün, herhangi başka üretim biçimiyle üretilmiş ürünle karşılaştırılmaması gerekir. Eğer önceden oğlak eti yedim ve kokuyordu diyorsanız veya bir tanıdığınız size bunu söylüyorsa; büyük ihtimalle doğru yöntemle üretilmiş olmadığı içindi.
Sarıkeçililer’in hayvanları; kışlak ve yazlaklara göç etmeleri sayesinde yaz kış, 7/24 mera ve ormanda açık havada yaşarlar. Çeşitli amaçlarla küçük kapalı alanlara hapsedilmeyen bu hayvanlar, aynı zamanda GDO’lu ve pestisitli hazır yemlerden tüketmezler. Bütün ihtiyaçlarını mera ve otlaklardan karşılar, gün içersinde karınlarını doyurmak için uzun yollar katederler. Aynı zamanda hayvanları verim amaçlı vitamin, takviye iğneleri olmazlar.
Bu doğal yaşam ve üretim biçiminden çıkan oğlak eti; doğal olarak olması gerektiği gibidir. Doğal olarak olması gereken sertliğe, doğal olarak olması gereken yağlılık oranına, doğal olarak olması gereken koku ve tada sahiptir.
Oğlak etinin ishal yaptığı bilgisi ise halk arasında dolaşan, bilimsel temeli olmayan bir inanıştır.
Bununla beraber, göçebe hayvancılık ürünü olan oğlak etinin içerdiği mikro besin ve minerallerin; endüstriyel üretimlere göre açık ara yüksek olduğunu da ekleyelim. Bu konunun detayları, analiz raporlarımız ile birlikte bir sonraki yazımızın konusu olsun.